Mono Sodyum Glutamat Hakkındaki Gerçekler

Televizyon, gazeteler, internet çeşitli iletişim kanalları vasıtasıyla katkı maddeleri ile ilgili, bir kısmının altına bilim adamlarının da adı eklenmiş bazı yazılar almaktayız. Aşağıda bunun benzeri bir yazı ve altında da doğrusunu okuyacaksınız.

Televizyon,gazeteler,internet çeşitli iletişim kanalları vasıtasıyla katkı maddeleri ile ilgili,bir kısmının altına bilim adamlarının da adı eklenmiş bazı yazılar almaktayız. Aşağıda bunun benzeri bir yazı ve altında da doğrusunu okuyacaksınız.

SANSASYONEL HABER:
MSG (Mono Sodyum Glutamat) yiyeceklere katıldığında,o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel olarak algılanmasını sağlıyor. Tatlı,tuzlu,acı fark etmiyor. Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda üreticilerinin bir çoğu MSG’yi karlı olduğu için kullanıyorlar. Bu madde Nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor. Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak ALZHEİMER,PARKİNSON,HUNTİNGTON hastalıkları,SARA (Epilepsi) Retinal dejenerasyon (Göz retina tabakası hasarı) yağ birikimi,doyma mekanizmasında bozukluk,obezite. Büyüme hormonu baskılanması.
Pankreas hasarı,insülinde artış,ve buna bağlı diyabet. Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar.

Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor,anne karnındaki bebek de aynı tahribatlara maruz kalıyor. Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek yediği cipslerde çok kullanılmakta.
Hazır köfte harçları,Et suyu tabletleri,Hazır çorbalar,dondurmalar,renkli yoğurtlar ve benzeri bir çok üründe var. Şimdi diyeceksiniz ki,Madem bunca zararı var,neden kullanıyorlar? Küreselleşen dünyada,ticaret de küreselleşti. Küresel ticaret devleri insaf,merhamet gibi duygularla asla çalışmaz. Onların amacı çok kar etmek,çok daha büyümektir. Bu mamuller,albenisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur. Televizyon,gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız. Sadece maddesel tadıyla değil,görsel yollar ile de beyinlerimize kazınır adeta. Ya bu mamulleri üretenler !…. Kendi ürettiklerini asla yemezler,içmezler. Onların gıdaları organik ve doğaldır.

Gelelim genel sağlık boyutuna;Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak,çocuk yaşta diyaliz cihazına
bağlı yaşamaya mahkûm edilenler,çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan çocuklar,obez çocuklar,asabi çocuklar,9-10 yaşında buluğ çağına girenler,çeşitli nedenlerle engelli doğanlar ve bu sayının ülke nüfusunun % 12’sine çıkması ve benzerleri. Ve sizlerinde aklınıza gelebilen yeni hastalıklar. Hastalıkları üretenler,ilaçlarını da ihmal etmediler. Bu da madalyonun diğer karlı yüzüdür. Karbondioksitli meşrubatlardan,sakıncalı hazır gıdalara varana kadar bir çok yerde çeşitli uyarılar yazıldı,çizildi.

Durumun ciddiyetini anlayabilenimiz var mı? Bu sorunun cevabı,tüketim miktarıdır. Şimdiki eğitim sistemimiz endüstri,tarım,genel kültür alanında yetersiz kaldığından,yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler…

DOĞRUSU:
Mono Sodyum GlutamatL-Glutamik asit ve amonyum,kalsiyum,monosodyum ve potasyum tuzları,Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) bağlı Gıda Katkı Maddeleri Ortak Uzmanlar Komitesi (JECFA) tarafından 1988 yılında değerlendirilmiştir. Komisyon,bu değerlendirme sonucunda özellikle bağırsak ve karaciğer dikkate alınarak yapılan analiz sonuçlarında olumsuz artışlar meydana geldiğini fakat bu durumun ancak aşırı yüksek miktarların (30 mg/kg vücut ağırlığı) uygulanması sonucu ortaya çıktığını belirtmiştir. Monosodyum glutamat (MSG) alımı sonucunda glutamatın plasenta zarını geçmediği görülmüştür. Bebeklerin glutamatı yetişkinler gibi metabolize ettiği tespit edilmiştir.
Geleneksel toksisite çalışmaları MSG’nin çeşitli gıdalarla alımının herhangi spesifik toksik veya kanserojenik bir etkisinin olmadığını ve üreme ve teratoloji çalışmalarında herhangi olumsuz bir sonuca sebep olmadığını göstermiştir. İnsanlarla yapılan çalışmalarda MSG’nin "Çin Restaurantı Sendromu"veya diğer bazı özel rahatsızlıklarla doğrudan bir ilişkisinin saptanamaması nedeniyle JECFA tarafından glutamik asit ve tuzları için "Günlük kabul edilebilir düzey (ADI) belirlenmemiştir"ibaresinin konmasına karar verilmiştir. Bebekler için de ilave olumsuz bir durum tespit edilmemiştir.
1991 yılında Avrupa Birliği’nin Bilimsel Gıda Komitesi (SCF) tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda da benzer veriler elde edilmiştir. Amerikan Deneysel Biyoloji Derneği (FASEB) ve Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1996 yılında yapılan değerlendirmelerde ise MSG’ye karşı hassas olan bir grubun (örn. astımlı hastaların) olabileceği göz ardı edilmeksizin JECFA ve SCF tarafından yapılan değerlendirmeler desteklenmiştir.

Sonuç olarak,doğrudan bir ilişki tespit edilememekle birlikte MSG’nin bazı hassas gruplarda allerjik reaksiyonlara sebep olabileceği çeşitli çalışmalarda ifade edilmiştir. Bu çalışmalarda,MSG’nin alındığı miktara ve kişinin sağlık özelliklerine bağlı olarak kusma,baş ağrısı,kasılma ve güçsüzlük gibi kısa süreli etkilerin görülebildiği öne sürülmektedir. Diğer taraftan,uzun vadeli klinik çalışmalar ve laboratuvar çalışmaları MSG’nin güvenli bir katkı maddesi olduğunu ortaya koymaktadır. Serbest haldeki glutamatın bazı gıdaların doğal bileşeni olması ve ayrıca katkı maddesi olarak MSG’nin kullanıldığı dozların toplam diyetteki yükü belirgin şekilde arttırmaması da bu fikri desteklemektedir.MSG,Amerika,Avrupa Birliği ve Türk Gıda mevzuatlarına göre kullanımı yasal olan bir gıda katkı maddesidir. Avrupa Birliği mevzuatının gıda katkıları,renklendiriciler ve tatlandırıcılar konusunu düzenleyen 95/2/EC kodlu direktifi,izin verilen limitler içindeki kullanımına yasal güvence sağlar.

En son 22.05.2008 tarihinde güncellenen Türk Gıda Kodeksi "Renklendiriciler ve Tatlandırıcılar Dışındaki Gıda Katkı Maddeleri Tebliği"ne göre tüm gıda maddelerinde glutamik asit veya tuzlarının kullanım limiti 10 g/kg,çeşni maddelerinde ise QS (Belirlenmemiş miktar,Quantum Satis) olarak verilmektedir. Amerika’da ise serbest toplam glutamat miktarı yüksek olan gıdalarda bu değerin etiket üzerinde belirtilmesi ön görülmüştür.Tüm katkı maddeleri için olduğu gibi MSG için de doz kritik olan husustur. Normal koşullarda fayda sağlamak amacıyla gıdaya ilave edilen çeşitli maddeler bazı durumlarda olumsuz etkilere de sebep olabilmektedir. Bu durum genellikle katkı maddesinin fazla veya yanlış kullanımı,üretimin veya depolamanın yanlış bir basamağı sırasında ilavesi veya katkı maddesinin saflığının ya da kalitesinin düşük olması nedenleri ile ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle,katkı maddelerinin,ara basamak ürünlerinin ve son ürünün kalite ve güvenilirlik açısından düzgün şekilde kontrollerinin yapıldığı bilinen,Tarım Bakanlığı tarafından onay almış,denetlemelere tabi tutulan ürünlerin tüketilmesi tavsiye edilmektedir. Ancak bu şekilde,diğer tüm konularda olduğu gibi katkı maddelerinin uygunlamasında da gerekli kontrollerin yapıldığına güvenmek mümkün olacaktır. Aksi takdirde kontrolsüz şekilde tatbik edilen herhangi bir başka madde de sağlık üzerinde olumsuz etkilere sebep olabilecektir. Burada dikkate alınması gereken husus,her hangi bir maddenin güvenliğinden bahsederken bunun çevre koşullarından,beraberinde tüketilen diğer maddelerle olan etkileşiminden,miktarından ve maruz kalma süresinden bağımsız düşünülemeyeceğidir.

Tamamına ulaşmak için bu yazının alıntılandığı http://www.ggd.org.tr/ sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Sağlık Editörü

Total
0
Shares
Related Posts

Şişmanlık ve Kalp Damar Hastalıkları

Kilonuzun normal ağırlıkta olması kalp sağlığınız açısından önem taşır. Bu nedenle sağlıklı beslenme alışkanlıklarınızı oluştururken besin tüketim miktarlarına dikkat edilmelidir.

Sosyal Fobi mi Utangaçlık mı?

Sosyal fobi ile utangaçlık her ne kadar aynı anlamları taşıyormuş gibi görünselerde aslında birbirlerinden farklı olgulardır.
Total
0
Share