Ne Yediğinizdir, Aynada Gördüğünüz Yansıma

Brillet Savarin bir özdeyişinde “Bana ne yediğini söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” diyor. Tarihçiler için beslenme bir dönemin göstergesidir ve bu cümle “sana ne zaman yaşadığını söyleyeyim” de bitebilirdi.

Gerçekten de beslenme,bir sosyal grubun kendi içinde,yurt denen şeyde kök salmış kimliğinin olağanüstü bir simgesidir. Doğal ürünleri tüketmek,mucizevî bir biçimde çağın bütün kötülüklerinden koruyabilecek her derde deva bir ilaç olma yolundadır. İyi beslenmek her şeyden önce bir nicelik sorunudur:çok yememek gerekir ve bu bir irade işidir,çok az yememek gerekir,bu da teorik olarak bugünkünden on kat fazla insanı besleyebilecek durumda olan dünyanın denetim altına alamadığı karmaşık ekonomik ve siyasal mekanizmalarla ilişkili bir durumdur. Daha sonra nitelik sorunu gelir. İnsan ender olarak vahşi yaşam koşullarının bir sonucu olan yakın çevresinin ürünleriyle beslenir. Bu da toplumdan topluma ve kişiden kişiye beslenme farklılıklarını oluşturur. Bu anne karnında başlayan bir döngüdür ve ölünceye kadar devam eder. Siz Türkiye değil de Çin’de dünyaya gelmiş olsaydınız her öğününüzde balık veya pirinç tüketerek sağlığınızı koruyabilecektiniz veya İtalya’da doğmuş olsaydınız pizza ve makarnayla beslenerek kendinize has bir beslenme alışkanlığınız olacaktı. Gördüğümüz gibi toplumlar ve kültürler göz önüne alındığında beslenme koşullanmaları da birbirinden farklılıklar göstermektedir.

Tekdüzelikten ve tekrarlamalardan gelen sıkıntıdan kurtulmak için dünyanın tüm bölgelerinden yararlanmak gibi bir şey tavsiye edilemez. Bu bağlamda,bilinçli,tercihler yapabilmek için günümüz dünyasının sunduğu taşımacılık olanaklarından en iyi biçimde yararlanabilmek söz konusudur. Topraktan en iyi biçimde yararlanmak budur. Aynı zamanda bir tüketici olarak bilinçli olmakta işin püf noktalarından biridir. Dolayısıyla sofraya oturmak basit bir gereklilik değil,ağzının tadını bilen iyi bir dünya vatandaşının sosyal ve kültürel bir etkinliğidir. İtalyanların beslenmesinde çok yüksek içerikli karbonhidrat ve yağ olmasına rağmen neden zayıf ve fit olduklarını merak ettiniz mi hiç? Öncelikle geleneklerinden dolayı ailecek sofraya oturup yemek yemeyi bir seremoni haline dönüştürmektedirler. Yemek saatlerce sürer,koyu sohbetler ve kahkahalarla dolu yemekleri bittiklerinde kendilerini yemeğe oturduklarından daha hafif ve mutlu hissederek ayrılırlar sofradan.

Dediğimiz gibi diyet ve benzeri sağlıklı beslenme programlarına doktorun yazdığı bir reçete olarak bakmak yerine bu işi bir zevk haline dönüştürerek mutfakta harikalar yaratabilirsiniz. İşte o zaman verdiğimiz kiloları büyük bir hafiflikle ve mutlulukla verebilir. Geri dönüşü olmayan,kalıcı kilolara veda edersiniz. Unutmayın yedikleriniz karakterinizdir ve yeme alışkanlıklarınızdaki pozitif değişimler sizin üzerinizde de mucizevî değişimlere neden olacaktır.

Dyt. Aslı İçingür

Total
0
Shares
Related Posts
Read More

Başarı İçin Kahvaltı Şart

Araştırmalara göre, özellikle kahvaltı yapan çocuklar okulda daha başarılı oluyor, daha geç yorgunluk hissine kapılıyor ve sabahları kendilerini daha az aç hissediyor.
Total
0
Share