Gündemin Konusu:Nükleer Enerji -Radyasyon

Çocuklar ve büyüme çağındaki gençler radyasyondan en çok etkilen grubu oluştururken, göz en çok etkilenen organımızdır.

Nükleer enerji günümüz elektrik ihtiyacının yaklaşık %17’sini karşılamaktadır. Bazı ülkeler,özellikle petrol fiyatlarının artması ve petrolün sınırlı olması nedeniyle enerjilerinin büyük kısmını nükleer santrallerde üretmektedir. Örneğin,Fransa elektrik ihtiyacının %75 ini,Belçika %65’ini,Bulgaristan %36’sını,Almanya%33’ünü,Japonya %27’sini,ABD ve İngiltere %21’ini nükleer enerjiden elde etmektedir. Türkiye’de ise bu oran %0 denecek durumdadır. Dünya çapında 400’den fazla nükleer santral bulunmaktadır.

Bir nükleer santral kurmak için zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç vardır. Uranyumun fisyon tepkimesine girerek bölünmesi sonucu açığa çok yüksek miktarda enerji çıkar. Bu bölünmenin gerçekleşmesi için nötronlar yüksek bir hızla uranyum elementinin çekirdeğine çarpar. Bu çarpışma çekirdeğin kararsız hale geçmesine ve sonrasında büyük bir enerji açığa çıkartan fisyon tepkimesine neden olur. Ortaya çıkan enerji kontrol edilmediği taktirde ölümcül boyuttadır. Kontrol etmek için reaktörde fazla nötronları tutan ve tepkimeye girmesini engelleyen üniteler vardır. Bu sayede kontrollü bir fisyon tepkimesi zinciri sağlanır.

İyonlaşabilen elektromanyetik nükleer radyasyonları,hücrenin genetik materyali olan DNA’yı parçalayabilecek kadar enerji taşımaktadır. DNA’nın zarar görmesi hücreleri öldürür ve bunun sonucunda doku zarar görür. DNA’da oluşabilecek çok az bir zedelenme bile kansere yol açabilecek kalıcı değişikliklere sebep olur.

Hem insan faaliyetleri,hem de doğal olaylar nedeniyle doğal su kaynakları içerisinde oluşan radyoaktif maddeler besin zincirine (bitkilere) giriyor,oradan hayvan ve insanlara bulaşarak ölümle sonuçlanan hastalıklara sebep oluyor. Radyoaktif kirleticiler özellikle insan,hayvan ve bitki sağlığına olumsuz etkilerde bulunarak çevreyi ve ekolojik dengeyi bozmaktadır. Ayrıca radyasyon canlılarda genetik değişikliklere de yol açmaktadır. Radyasyonun etkisi cinsiyet,yaş ve organa göre değişiklik göstermektedir. Çocuklar ve büyüme çağındaki gençler radyasyondan en çok etkilen grubu oluştururken,göz en çok etkilenen organımızdır. Radyasyon görme zayıflığı,katarakt ve göz uyumunun yavaşlamasına sebep olmaktadır. Deri ise radyasyona karşı daha dayanıklıdır.

Radyasyonun zararları genellikle zaman içerisinde ortaya çıkar;ani etki ancak atom bombalarının yol açtığı ölümler ve yüksek radyasyondaki yanmalar şeklinde kendini gösterir. Radyoaktif maddelerle yüklenmiş toz bulutları,atmosferin yüksek tabakalarına ve stratosfere yerleşerek,radyoaktif yağışlar halinde yavaş yavaş yeryüzüne inmekte ve çevrenin,özellikle yüzeysel suların kirlenmesine neden olmaktadır.

Çevre sorunları sınır tanımaksızın artmakta ve çeşitli kirleticiler kilometrelerce uzağa taşınarak etki gösterebilmektedir. Örneğin;Çernobil reaktöründe oluşan kazada,doğrudan etki sonucu 30’dan fazla insan hayatını kaybetmiş,yüzlerce kişi yaralanmış,sakatlanmış ve hastalanmıştır. Binlerce insan ise sonuçları sonradan ortaya çıkan genetik etkilerle,nesilden nesile geçebilecek kalıtsal izler taşımaktadır. Kaza nedeni ile atmosfere karışan radyoaktif maddeler,atmosferik hareketlerle uzaklara taşınmış ve yağış ile düştükleri yerlerde radyasyona sebep olmuştur.

Dr. H. nuray Keçecioğlu

Total
0
Shares
Related Posts
Total
0
Share