‘Hastalık bana inanmayı, güvenmeyi ve şükretmeyi öğretti.’

Meme kanserini yenen ve yaşama büyük bir umutla bağlanan Ayşin Beykal,50 (Emekli) meme kanseri olduğunu öğrendikten sonraki dönemden iyileştiği döneme kadar başından geçenleri anlatıyor.

AYŞİN BEYKAL,50 (Emekli)

"Hastalık bana inanmayı,güvenmeyi ve şükretmeyi öğretti."
"Kanserle mücadele sürecinde,herkesin ismini bile ağzına almaktan korktuğu bir hastalığı her şeyi ile yaşamış olmak bana inanmayı,güvenmeyi ve şükretmeyi öğretti.
İyileşeceğime dair inancımı hiç kaybetmedim. Doktorlarıma güvendim. Sahip olduğum her şey için şükrettim. ‘Ben kanseri yendim’ demek yerine,bu hastalıkla beraber yaşamayı öğrenmeyi seçtim."

Benim hastalığımın hikayesi,2007’nin Temmuz ayında elimde gelen bir sertlikle başladı. Yapılan incelemelerin sonunda vakit kaybetmemem gerektiği söylendiği için bir gün içinde üç ayrı doktora gidip araştırdık ve aynı günün sonunda tedavimi kime ve nerede yaptıracağımıza karar verdik. Üç -dört gün içinde hazırlıklarla incelemeler yapıldı ve ameliyata girdim! Ameliyat öncesinde doktoruma,gerekiyorsa göğsümün alınmasını,bununla başa çıkabileceğimi söyledim. Çünkü bütün kötü hücreler içimden çıksın,’içim rahat etsin’ istiyordum. Mantığım bu doğrultuda çalışsa da ameliyattan sonra ilk pansumanda ağlamaya başladım…

O ana kadar sadece olayı hemen çözüme taşıyan,duygularını bir tarafa koyan ben,artık duygularımın önüne geçemez olmuştum. Zaten geçmek de istemiyordum! Uzun süren ağlama krizlerimle beraber kemoterapiye başladım. Doktorum yapılacak tedavileri ve neler yaşayacağımı yavaş yavaş,ürkütmeden ama açık bir dille anlattı. Kemoterapi döneminde yaşadığım bütün olumsuzlukların tedavimle beraber biteceğini ve yine eski hayatıma döneceğimi düşünerek,sadece iyileşmem için ne gerekiyor ve ne söyleniyorsa onu yapmaya çalıştım.
Tedaviden sonra sudan çıkmış balık gibiydim!

8 ay süren tedavim bittiğinde sudan çıkmış balık gibiydim. Bir an evvel bitsin diye beklediğim her şey bitmişti ama ben eski halime kavuşamamıştım. Üzerimde,aldığım 12 kilonun ağırlığı,ruhumun yorgunluğu yanında az bile kalmıştı. Ancak hayat devam ediyordu. Eğer ben de hayatın ‘içinde’ olmak istiyorsam,bir yerden başlamam gerekiyordu. Kendime ve çevremdeki bütün yakınlarıma karşı bir sorumluluğum vardı. Bu dönemimde,tedavi olduğum hastanede devam etmekte olan ‘meme destek grubu’nun toplantılarına katılmaya başladım. Orada,aynı hastalığı yaşayan ama her birinin özel hayatında farklı sorunları olan,birbirini yargılamayan,güzel,mücadeleci,güçlü ‘Amazon kadınlarıyla’ tanıştım. Her toplantı sonrasında kendime çıkarttığım dersler oldu ve bunları hayatıma geçirmeye çalıştım.

Eşimle,kardeşlerimle,dostlarım,tüm yakınlarım ve doktorumla beraber çıktığım bu yolda durmak yoktu. Vazgeçmek ise hiç yoktu! Mücadelemin başından itibaren eşimden,ailemden,yakın dostlarım ve arkadaşlarımdan gördüğüm ilgi ve sevgi,tedavimin çok önemli bir parçasıydı. Sevildiğimi hissetmek bana moral veriyordu. Tanıdığım herkes beni tekrar ayağa kaldırmak için adeta el birliği etmiş gibiydiler. Bugün hastalığımın üstünden 2.5 yıl geçti. Geriye dönüp baktığımda,gereksiz yere üstümde ne kadar yük taşıdığımı fark ettim. Önce bu yüklerden kurtulmam gerektiğini öğrendim. Geçmişte yaşananlar,bugün yaşadıklarım ve geleceğe dair endişelerin hepsini beraber taşımak yerine eskiyi bırakıp bugünü yaşamak bana daha anlamlı gelmeye başladı. Bunu başardıkça,kendimle ilgili gelecek endişelerini biraz da olsa hafifletebildim. Bu hayatı,’her şeyi ile’ yaşamaya,her anın tadına varmaya çalıştıkça güçlendiğimi hissediyorum.

Sağlık Editörü

Total
0
Shares
Related Posts

Obezite Tedavisinde Beyin Ameliyatı

Aşırı şişmanlıkla mücadelede son çare olarak başvurulan “obezite cerrahisi” yöntemlerine yakın bir gelecekte parkinson tedavisinde uygulanan teknikler kullanılarak, beyin ameliyatının da eklenmesi öngörülüyor.
Total
0
Share