Kahve İçmek İçin Bir Diğer Neden

Her gün kahve içenler en yaygın karaciğer malignitesi türünün riskini azaltmış bulunuyorlar.

Araştırmacılar kahveyi sevmek için yeni bir neden keşfettiklerini söylüyorlar: Yeni bir araştırmaya göre günde en az bir fincan kahve içen kişiler, nadiren içenlere oranla daha düşük karaciğer riskine sahipler.

Çalışmanın, San Diego’da düzenlenen yıllık Amerikan Kanser Araştırmacıları Derneği toplantısında sunulması planlanmıştır. Toplantılarda sunulan araştırma, meslektaş incelemesinden geçmiş  bir medikal dergide yayınlanana kadar hazırlık niteliğinde bir çalışma olarak değerlendirilmelidir.

Araştırma 1990’lı yıllarda başladığında, araştırmacılar farklı ırk ve etnik gruplardan gelen yaklaşık 180.000 kişiye kahve içme ve diğer yaşam tarzı alışkanlıklarını sordular. Araştırmaya katılanlar, 18 yıldır takip ediliyor ve araştırmacılar kaç tanesinin en yaygın karaciğer kanseri türü olan hepatosellüler karsinoma yakalandığına dair kayıt tuttular. Şuana dek, 498 katılımcıya bu hastalık teşhisi konulmuştur.

Günde 1-3 fincan kahve içtiğini söyleyen kişilerin karaciğer kanseri riski, haftada 6 fincan veya daha az içenlere oranla %29 daha düşük olarak belirlenmiştir. Bunun yanı sıra, daha fazlasının daha da iyi olduğu bariz şekilde ortaya konmuştur: Araştırmaya göre günde 4 fincandan fazla kahve içen kişilerin karaciğer kanseri riski %42 daha düşüktür. Bütün olarak bakıldığında, Amerikan Kanser Derneği’ne göre  81 erkekten 1’i ve 196 kadından 1’i yaşamları boyunca  karaciğer kanserine yakalanacaktır. %29’luk risk düşüşü ile bu oranlar 104 erkekte 1 ve 253 kadında 1 teşhise inmektedir.

Üstelik bu düşüşler, araştırmacılar yaş, obezite, sigara, alkol, seks ve diyabet gibi bir insanın karaciğer riskini artırdığı bilinen diğer şeylerin nedenini açıkladıktan sonra dahi devam etti. Buna rağmen, araştırma bir neden-sonuç ilişkini kanıtlamak amacıyla değil; arada bulunan ilişkiyi göstermek için düzenlenmiştir. Sürekli kahve içenlerde kanser riskini azaltan başka bir yaygın faktör olma ihtimali de vardır. Yine de, bu araştırma böyle bir bağı araştıran ilk çalışma değildir.

Geçen yıl Klinik Gastroentroloji ve Hepatoloji dergisinde yayınlanan ve 3200’den fazla insanı kapsayan 16 farklı araştırmanın sonuçlarını birleştirmiş bir inceleme yazısı, günde 3 fincandan fazla kahve içmenin karaciğer kanseri riskini %50’ye kadar azalttığı sonucuna varmıştır. Uzmanlardan biri en yakın zamanda yapılmış araştırmayı övmüştür. Amerikan Kanser Derneği Epidemiyoloji başkan yardımcısı Susan Gapstur: ‘”Bu gerçekten başarılı bir çalışma. Gittikçe büyüyen kahveyle düşük kanser riski arasındaki ilişki kanıtlarına katkıda bulunmuş”.

Karaciğer kanserinin ötesinde çalışmalar kahvenin baş ve boyun kanserleri, kalın bağırsak kanseri, prostat kanseri ve mesane, endometriyal, özofajiyal ve pankreas kanserleri riskini düşürdüğünü ortaya koymaktadırlar. Araştırmacıların henüz anlamadığı şey ise kahvenin kanseri ne kadar engelleyebileceğidir. USC Norris Kapsamlı Kanser Merkezi, Önleyici Tıp Departmanı yardımcı profesörü ve araştırma yazarı V. Wendy Setiawan şöyle söylüyor: ‘”Herkesin öğrenmek istediği şey bu”.

Setiawan, kahvenin antioksidan, polifenol ve kafein de dahil olmak üzere yaklaşık 100 aktif bileşene sahip olduğunu belirtiyor. Kafeinin aynı zamanda karaciğer enzimlerini etkilediği bilinmektedir. “Bu noktada, sanıyorum ki hiç kimse hangi bileşenin koruyucu etkiye sahip olduğunu bilmiyor”.

Sağlık Editörü

Total
0
Shares
Related Posts
Read More

Demir Eksikliği Anemisi, Kanser Habercisi Olabilir

Aile Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Sami Kartı, özellikle erkeklerde veya menopoza girmiş kadınlarda demir eksikliği varsa öncelikle mide-sindirim sistemindeki gizli kan kayıplarından şüphelenmek gerektiğini söyledi.

Kanser Nedir?

Kanser 200'ü aşkın çeşidi olan bir hastalıktır. Kanser oluşumuna neden olan faktörlerin başlıcaları; besin, hava ve su ile alınan toksik kimyasallar, genetik, radyasyon, hormonlar ve beslenme biçimidir.

Prostat Kanserinde Hormon Replasman Tedavisi

Prostat kanserinde hormon terapisi, erkek testesteron hormonunun vücuttaki prostat kanser hücrelerine ulaşmasını engellemek için yapılan bir tedavidir. Aynı zamanda androjen deprivasyon terapisi olarak adlandırılır.
Total
0
Share