Karın İçinde Aort Yırtılmasına Dikkat

Damarların genişlemesi, çapının artması ve balonlaşması olan “anevrizma” nın daha da artması sonucu yırtılması, aort damarında gerçekleştiğinde hayati risk çok büyük oluyor…
Bir balonun şiştikçe,içindeki basınca dayanamayarak patlaması gibi,deforme olmuş damarın da zaman içinde zayıflayıp patlayabiliyor.

Damar belirli bir büyüklüğe eriştikten sonra şiddetli bir ağrı,bulantı ve kusma ile yırtılabilir. Damar yırtılmada kurtulma oranı yüzde 10’u geçmiyor…Karın içindeki aort damarı anevrizma sonucu yırtıldığında kan bir anda karın içerisine boşalıyor. Kan kaybına bağlı tansiyonda düşme ile hasta şoka giriyor. Organlara giden kan akımının durması ile hastanın yaşamını ciddi şekilde tehlikeye giriyor. Hasta acil olarak hastaneye ulaştırılamadığı takdirde,ani bir ölüm gerçekleşiyor. Aort damarı yırtıldıktan sonra düşük oranda olsa da kurtulabilen hastalar oluyor. Kurtulma oranları için Amerika ve Avrupa’nın istatistiki sonuçları bulunuyor. Ancak bu verilerin ülkemizdeki durumdan çok farklı olmadığı tahmin ediliyor. Modern hastaneleri olan,hava ambulansları sık olarak kullanılan ülkelerde bile aort anevrizması gerçekleşen hastaların kurtulma şansı,yüzde 10’u geçmiyor:

Hastaların yüzde 50’si evlerine ambulans çağıramayacak durumda oluyor.

Çağıranların yüzde 50’si ambulans gelene kadar evde kaybediliyor.

Yani hastaların,hastaneye ulaşamadan yüzde 75 kaybediliyor.

Hastaneye ulaşan hastaların bir kısmı ameliyata alınamadan yine diğer bir kısmıda ameliyat sırasında ya da bunun sonrasında oluşan şok tablosu sebebiyle,ameliyat doğru ve hızlı bir şekilde yapılsa dahi kaybediliyor.

Dolayısıyla aort anevrizması gerçekleştikten sonra sadece yüzde 10’luk hasta hayatta kalabiliyor.

Yırtılmadan önce tespit edilebilir mi?

Karın bölgesindeki aort anevrizmaları genellikle tesadüfen,karın içerisindeki diğer organların hastalıkları nedeni ile yapılan tetkiklerle tespit edilebiliyor. Zayıf kişilerde anevrizmanın karın muayenesi ile tespit edilmesi mümkün olabiliyor. Ancak şişman kişilerdeki yağ fazlalığı muayene ile tespite engel oluyor. Bu kişilerde henüz elle tespiti mümkün olmayan anevrizmalar için,en basit ve ucuz tetkik yöntemi “karın ultrasonografisi”oluyor. Diğer tetkikler arasında bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans yöntemleri bulunuyor. Bu tetkikler ağrısız ve komplikasyonsuz olmakla birlikte radyasyon gibi yan etkileri bulunmuyor.
Aort anevrizmalarının en önemli sebeplerinden biri olan “damar sertliği”denilen damar duvarının deformasyonu sonucu ile oluşan hastalık,genellikle 50 yaştan sonra ortaya çıkıyor. Bu sebeple özellikle ailesinde ani ölümler olan insanların belirli bir yaştan sonra böyle bir durumun varlığını araştırılması gerekiyor.

Anevrizmalar hemen ameliyat edilmiyor!

Küçük çaplı anevrizmalar 6 ay veya 1 yıl gibi aralıklar ile ultrasonografi ile takip ediliyor. Eğer 2cm’lik bir damarın çapı 3 cm’in üzerine çıktığı zaman bunun artık anevrizma deniliyor. Ama bütün aort anevrizmaları ameliyat edilmiyor. Çünkü yapılan müdahalelerin de bir takım riskleri bulunuyor. Amerika ve Avrupa’da yapılan araştırmalarda aort çaplarının 5,5 cm’lik çap’a ulaşana kadar genellikle bir yırtılma ile karşı karşıya kalınmadığı,ancak yırtılmaların 5,5 cm’i geçtikten sonraki yırtılma riskinin logaritmik olarak oldukça arttığı gözleniyor.

Takip döneminde bazı önlemler alınıyor…

Ameliyatla müdahale yoluna gitmeden önce damar belli bir genişliğe ulaşana kadar takip edildiği dönemde,hastalara bazı önerilerde bulunuluyor:

Hasta ıkınma hareketinden uzak durmalı. Ağır şeyler kaldırmamalı. Kabızlık problemi varsa bunlara yönelik önlemler alınmalı. Çünkü ıkınma karın içindeki basıncı artırıyor.

Zayıflamış damar duvarına sahip olan damar hattının içinden geçen kan akımının mümkün olduğunca düşük basınçta olması gerekiyor. Bu sebeple hastanın yüksek tansiyon ile yaşamaması gerekiyor. Eğer hasta yüksek tansiyon ile yaşıyor ise mutlaka etkili düzeyde bir anti hipertansif tedavi altına alınması gerekiyor. Antihipertansif tedavi uygulanıriken,“beta bloker”denilen damar duvarını biraz daha sıkılaştırarak direnci arttıran ilaçların alınmasını da tavsiye ediliyor.

Kandaki yağ oranının azaltılması gerekiyor.

Yapılan araştırmalara göre sigara içenlerin içmeyenlere göre daha fazla yırtılmalarla karşı karşıya kaldığı ortaya konmuş. Bu sebeple sigara içilmemesi gerekiyor.

Yani imkanlar dahilinde öncelikle mevcut risk faktörlerini en aza indirgenmeye çalışılıyor.

Damara 2 farklı yöntemle müdahale edilebiliyor

Damarda ani bir çap artışı olduğunda ek tetkikler veya müdahaleler gerekebiliyor. Bu müdahalelerde günümüzde 2 farklı yöntem kullanılıyor:

Açık Operasyon: Karının açılıp damarın genişlediği bölgenin üst ve alt kısımlarından dolaşımın durdurulup genişlemiş damarın suni bir damar ile değiştirilme işlemidir. Genellikle %6-8 komplikasyon riski ile uygulanılabiliyor.
Kapalı “Endovasküler”yöntem: Genellikle kasık bölgelerinin açılıp kasık damarının içinden karın içine genişlemiş damar bölgesine damar içinden anjiyografi eşliğinde genişlemiş damarın üst ve alt kısımlarının arasına içi stent ile desteklenmiş suni bir damar yerleştiriliyor. Bu işlem,yaklaşık %1-2 komplikasyon riski ile uygulanılabiliyor.
Hangi hastaya ve hangi anevrizmaya bu iki metottan hangisinin uygulanacağına damarlarının anatomik yapısı,hastanın yaşı ve ek hastalıkları göz önüne alınarak karar veriliyor.

Operasyon sonrası yaşam…

Operasyondan sonra yaklaşık olarak 2-3 ay süren bir nekahat dönemi gerekiyor. Bu dönemde 5kg dan fazla yük kaldırmamak,düzenli yürüyüşler yapmak ve dinlenmek gerekiyor. Sigara içmek,hipertansiyon,yüksek kolestrol,şeker hastalığı,obezite gibi risk faktörlerinin hekim yardımı ile kontrol altına alınması gerekiyor.

Doç. Dr. Erdal Aslım

Total
0
Shares
Related Posts

Düşünce Virüslerine Dikkat!

Kaygılarınız ve gerilimleriniz giderek artıyorsa sınırlayıcı inançlarınızın ve düşünce virüslerinizin farkına varmanızın tam zamanı gelmiş demektir.
Total
0
Share