Karşımızdakini Değil , Aslında Kendimizi Aldatıyoruz

Belki de insanlık tarihinin en eski zamanlarından bu yana hem kadın hem erkek için yaralayıcı ve kabullenilmesi güç bir durumdur.
Aldatma
Belki de insanlık tarihinin en eski zamanlarından bu yana hem kadın hem erkek için yaralayıcı ve kabullenilmesi güç bir durumdur. Aynı zamanda,toplumun hep ilgisini çeken,izlenen diziler,filmler,okunan kitaplar,takip edilen magazin programlarıyla hep nedenlerinin,niçinlerinin,sonuçlarının merakla araştırıldığı bir konu olmuştur. Aldatma,aslında insanın doğasında vardır. Çünkü;ilk çağlardan bu yana “ilişki “doğaldır,“evlilik “ise tayin edilmiş olandır. Çoğunluk olarak ilişkiler doğal öğretilerle belirlendiği için evlilik kurumu içinde de ilişki kazalarına çok sık rastlanmaktadır.

Aldatmanın Nedenleri

Aldatmanın birçok farklı nedeni olabilir,bu kişinin çocukluğunda öğrendiği,modellediği bir davranış biçimi de olabileceği gibi,duygusal anlamda yalnız bırakılma,eşle ilgili iletişim,sorunları,cinsel ya da duygusal tatminsizlik,farklılık arayışı,bir ilişkinin içine istemeden çekilme,aldatan arkadaşları taklit etme isteği,egonun tatmin edilme hissi,korunmaya muhtaç,tehlikede veya zor durumdaki karşı cinse karşı gelişen hamilik hissinin zamanla birlikte olma isteğine dönüşmesi,yaşamın diğer alanlarında başarı gösteremeyip seksüel başarılarla avunma isteği,iş stersini yenme çabaları,40 yaş bunalımı,hiperseksüel bir gen taşıma,manik hasta olma ya da eşcinsel dürtüleri bastırma ve gizleme eğilimi olarak karşımıza çıkabilir. Görüldüğü gibi,aldatmada cinsel ve psikolojik ihtiyaçlar rol oynadığı gibi erkeğin ve kadının kişilik yapıları da çok önemlidir. Bu nedenle,aldatan kişiyi;geçmişi,bugünü ve kişilik özellikleriyle bir bütün olarak değerlendirip ona göre bir yargıda bulunmak gerekir.

Aldatılmak Mutlaka İz Bırakır

Günümüzde artık pek de geçerliliği olmayan bir deyiş vardır;“Erkek yatarak,kadın severek aldatır”. Duygusal ve cinsel açıdan aldatmayı ikiye ayıran bu deyişin artık çok da geçerli olmadığı bir zamanda yaşıyoruz. Yalnız cinselliğe dayalı bir birliktelik mi aldatmadır? Diye sorarsak,cevabı;elbette “hayır”. Var olan bir ilişki varken bir başka partnerle cinsel ilişkiye girmek cinsel aldatma,duygusal bir yakınlık yaşamak veya bir başkasına âşık olmak ise duygusal aldatma olarak değerlendirilir. Erkekler daha çok cinsel aldatmayı tercih ederken kadınlar ise daha çok duygusal aldatmadan yanadır. Zihinsel olarak yaşanan aldatmaların sayısı,eyleme geçmiş aldatmalardan daha fazladır.Zihinsel aldatma zararsız gözüken fakat insanları ömür boyu takip eden bir durumdur. Şu veya bu sebeple ilişkisini yürütmek zorunda olup da aklında bir başkası olan,sevdiği başka bir kişi varken bir başkasıyla evlenmiş,ama hala bir önceki sevgilisini düşünenler,başka kadınlara veya erkeklere hayran olanlar,cinsel açlığını gidermek için bir başka partnerin fantezisini kuranlar,birlikte yaşlandığı eşine değil de genç kızlara veya erkeklere ilgi duyanlar…Tabi son yıllarda ülkemizde internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte sanal aldatma vakalarında artış olduğunu da vurgulamak gerekiyor. Çünkü Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği’nin yaptığı araştırmalarda,bir şaka gibi başlayan ama giderek çözümsüz bir hal alan sanal flört ve sanal seksin en yaygın aldatma biçimi haline dönüştüğü görülmektedir. İster cinsel,ister duygusal aldatma olsun,her ikisi de çiftin arasındaki iletişimin niteliğine,aradaki sevgi bağının gücüne göre,çeşitli süreçlerden geçerek,onların bunun üstesinden gelmesini sağlayabilir . Ancak ne olursa olsun,nasıl olursa olsun aldatılmak mutlaka ilişkide bir iz bırakır.

Kadınların Aldatması Daha Zordur

Dr.Obengül Ejder

Acıbadem Adana Hastanesi

Aile ve Evlilik Terapisti

Dr. Obengül Ejder

Total
0
Shares
Related Posts
Total
0
Share