Çay lezzetli bir içecek olmasının yanı sıra,bilim çevreleri,son yıllarda çayın tedavi edici potansiyelini tekrar keşfetmiştir. Çay,sebze ve meyvelerde de bulunan flavonoidler bakımından zengin bir içecek olması sebebi ile başta koroner kalp hastalıkları ve çeşitli kanser türleri olmak üzere birçok hastalığa karşı koruyucu etki göstermektedir. Flavonoidlerin güçlü antioksidan özellik gösterdikleri bilimsel olarak kanıtlanmıştır. İçerik olarak birbirine benzeyen içecekler olan yeşil ve siyah çaylar,antioksidan etkilerini farklı biyolojik aktif maddelerle gösterirler. Bilimsel çalışmalar siyah çay ve yeşil çay etken maddelerinin hastalıklara karşı korunmada benzer etkiler gösterdiğini belirtmektedir. Hem yeşil hem de siyah çayın her yaş grubu için başta koroner kalp hastalıkları (KKH),inme,kalp damar hastalıkları (KDH),hipertansiyon,mide ve kolerektal gibi çeşitli kanser türleri olmak üzere,artirit,antiviral ve antiinflamatuar hastalıklara karşı koruyucu ve kemik yoğunluğunu düzenleyici,etkileri yapılan araştırmalarla gösterilmiştir.
Gerek yeşil çayın,gerekse siyah çayın hazırlanması ile ilgili tüm dünyada kabul edilen ortak bir yöntem yoktur. Japonya’da yeşil çayın 2- 3 dakika demlenmesi,İngiltere’de siyah çaya belirli oranda süt eklenmesi yaygınken,Türkiye’de siyah çayın daha yoğun bir şekilde demlenerek içimi tercih edilmektedir. Bunlara ek olarak Batı toplumlarında çay genellikle;tek kullanımlık bir çay poşetinin (1. 8- 2. 4 g çay) 200- 250 ml sıcak suda 3- 5 dakika bekletilmesi ile demlenmektedir. Çayın hazırlanma yöntemi aynı zamanda içeceğin antioksidan gücüne de etki etmektedir.
Demir düzeyi düşük olan kişiler ve özellikle gebe,çocuk ve ergenler yemeklerle birlikte çay tüketmekten kaçınmalıdır. Çayın hiçbir koşulda bebek içeceği olmadığı hatırlanmalıdır. Yemekler ile çay arasında en az 1 saat fark olması,çayın demir emilimi üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmekte ve hatta ortadan kaldırabilmektedir. Günde 5- 6 fincan çayın tüketilmesinin sağlık üzerine olumsuz bir etki oluşturmayacağı,hatta kronik hastalık risklerinin azaltılmasında ve genel bir zindelik vermesine yardımcı olabileceği genel kabul görebilecektir.
Dyt. G.hülya Günsoy