Tiroit Hastalarına İlaç mı Yoksa Ameliyat mı?

Tiroit hastalıklarında ne zaman ilaç tedavisi? Ne zaman cerrahi müdahale gereklidir?

Salgıladıkları hormonlarla tüm vücudu etkileyen tiroit bezinde ortaya çıkan hastalıklar sinsice ilerler. Tedavisi ise nodüllerin varlığına ve kanser riski taşıyıp taşımamasına göre değişir. Tiroit,boynun ön tarafında,‘adem elması’olarak bilinen kıkırdak yapının üzerinde,büyüklüğü ve şekli kelebeğe benzeyen bir bezdir. Boyutu küçük ancak fonksiyonu çok büyük olan bu bez,metabolizmayı düzenleyen hormonlar salgılar. Bu hormonların az ya da çok olması önemli sorunlara yol açar. Nodül olarak adlandırılan küçük kitleler de tiroit hastalıkları arasında sayılır. Sinsice ilerleyen tiroit bezi sorunlarında tedavi,hastalığın türüne göre değişir. Ancak kritik soru şu,“Tiroit bezi hastalıklarında ne zaman ilaç kullanılmalı,ne zaman cerrahi yöntem tercih edilmeli?’’

HİPERTİROİDİ Mİ,HİPOTİROİDİ Mİ?
Tiroit bezlerindeki hastalıkları genel olarak fonksiyonel ve anatomik olmak üzere iki grupta toplamak mümkün. Tiroidin anatomik ve fonksiyonel hastalıklarına guatr denir. Fonksiyonel hastalıklar tiroit bezlerinin az ya da çok çalışması sebebiyle ortaya çıkar. Tanı ise kanda tiroit hormonlarının seviyesini gösteren testler ile konur. Tiroit bezleri fazla çalışınca hipertiroidi veya tirotoksikoz denilen tablo ortaya çıkar. Kalp çarpıntısı,aşırı terleme,halsizlik,saçlarda dökülme ve aşırı zayıflama belirtileriyle kendini gösterir. Uzun vadede kemik erimesine yol açar. Ayrıca diğer hormonları da etkiler.”Tiroit bezlerinin az çalışması ‘hipotiroidi’olarak tanımlanır. Belirtiler ise aşırı çalışmanın tam tersi olarak;sebepsiz yere kilo alma,hareketlerde yavaşlama,algıda ve konsantrasyonda bozulma,uyku hali olarak sıralanabilir.

İLAÇ MI,İYOT 131 TEDAVİSİ Mİ?
Doç. Dr. Rüştü Serter,tiroidin az çalışması durumunda,hormonu yerine koymak için ilaç tedavisine başlandığını yani hormon replasmanı uygulandığını söyleyerek,“Hastaların,ilaçlarını doğru düzeyde almaya devam ederlerse,düzenli olarak takiplerini yaptırırlarsa ömür boyu normal bir yaşam sürdürebilirler”diyor. Tiroit bezlerinin çok çalışması ve aşırı hormon salgılanması durumunda da tercih edilen ilk yöntem,ilaç tedavisi olur. Ancak,bu ömür boyu süren bir tedavi yöntemi olmadığı için belli bir sürede kesilmesi gerekir. İlaçtan sonra yine aşırı hormon salgılanması halinde,iki tedavi seçeneği olduğunu anlatan Doç. Dr. Serter,bu konuda şunları söylüyor:“Seçeneklerden biri halk arasında atom tedavisi olarak bilinen İyot 131 tedavisi. İyot aslında tiroit bezi tarafından tiroit hormonunu üretmek için yakalanan ve kullanılan madde. Buna radyoaktif bir madde bağlanıyor. Tiroit hücreleri iyodu yakalayınca,bu madde sayesinde imha oluyor. Fazla çalışan hücre imha olunca hormon da üretemiyor. İkinci seçenek ise cerrahi oluyor.”

AMELİYAT MI,TAKİP Mİ?
Nodüller de sık karşılaşılan tiroit bezi hastalıklarının başında gelir. Türkiye’de 40 yaşından sonra,her iki kişiden birinde ortaya çıkar. İçme suyu ve toprakta iyot azlığının,hastalığın bu kadar sık görülmesinde en önemli neden olduğunu belirten Doç. Dr. Rüştü Serter,“Nodül,aslında tiroit bezinin içinde bulunan bir çeşit kitle. Bunların büyük kısmı,zararsız ve iyi huylu”diyor. Nodüller genellikle çıplak gözle görülebildikleri 2 cm. çapa ulaşıncaya kadar fark edilmiyor. Yüzde 5-10 oranında ise kanser riski taşıyorlar. “Bütün mesele,bu riskli nodülleri yakalayıp tedavi etmekte”diyen Doç. Dr. Serter tanı yöntemi olan ultrason ile bu hastalığın daha erken evrelerde yakalanabileceğini söylüyor. Hızlı büyüyen,ağrılı ve sert nodüllerde kanser riski daha yüksek olur. Hastalar yutkunmada güçlük,ses kısıklığı gibi şikayetlerle hekime başvurur. Ultrasonda yapılan incelemede kanser riski taşıdığı belirlenen nodüllere iğne biyopsisi uygulanır. Doç. Dr. Rüştü Serter,içi doku dolu olan nodüllerin sıvı dolu olanlara göre,hormon üretmeyenlerin de üretenlere oranla daha fazla kanser riski taşıdığı bilgisini vererek,“Biyopsi sonucu kanseri gösteriyorsa,ameliyatla bu nodüller alınıyor. Nodül iyi huyluysa,hasta düzenli aralıklarla takip ediliyor”diyor.

Doç. Dr. Rüştü Serter

Total
0
Shares
Related Posts

Bebeklerde İshal ve Ateş

İshal genellikle günde 3'ten fazla sayıda sulu dışkılamadır. Ancak sık dışkılama kıvamı bozuk değilse ishal değildir.
Total
0
Share