Vücudunuzun Size Seslenişine Kulak Verin

Vücudunuzun sesine kulak verin, duymamazlıktan gelmeyin. Daha aktif, daha sağlıklı bir yaşam için yapmanız gerekenler.

Vücudunuzun Size Seslenişi:Metabolik Sendrom
Sendrom X ya da Metabolik Sendrom olarak tanımlanan hastalık hipertansiyon,insülin direnci,bel çevresinde yağlanma,anormal kan kolesterol düzeyleri ile karakterize temelin de ideal kilo ve vücut yağ miktarından fazla olma,fiziksel aktivitenin yetersiz ve düzensiz olması,kişilerin diyetinde aşırı doymuş yağ,protein,karbonhidrat alımı ile semptomların ortaya çıkmasını kolaylaştıran bir hastalıktır. Bu açıdan bakılacak olursa modernleşen dünyada teknolojinin hızla ilerlemesi,masa başında çalışma saatlerinin uzaması,kişilerin ayaküstü yüksek kalori ve yağ içeriğine sahip atıştırmalık yiyecekleri tüketimi,sosyal olarak kişinin hem aktivitesini hem de ruh halini iyi yönde geliştiren aktivitelere zaman kalmaması,stres,sigara içimi gibi faktörler metabolik sendromu hızlandırmaktadır.

Metabolik sendromun oluşumunda insülin direncinin oluşumunun etkisi büyüktür. İnsülin direncinin oluşumu karbonhidrat ağırlıklı öğün tüketimi,öğün atlama,uzun süren açlıklar,öğünlerde karbonhidrat kaynağı besinlerin dengesiz dağılımı,obezite (özellikle karın bölgesinde fazla miktarda yağ artışı),hızlı kilo alıp verme,karbonhidrat içermeyen sağlıksız zayıflama diyetlerinden sonra normal beslenmeye geçiş,fiziksel aktivite yetersizliği ve bazı hastalıklarla ilişkilidir. İnsülin direnci olan kişilerin metabolizmaları normal kişilere göre çok daha yavaş çalışmakta bunun sonucunda da bel çevresinde oluşan yağlanma artmaktadır.

Vücut Tipinize Mutlaka Dikkat Edin!
Elma tipi yani bel çevresinde yağlanma varsa insülin direnciniz yüksek olabilir. Kadınlar için bel çevresi <80 cm normal,80-88 cm arası orta,88 cm ve üzeri ise yüksek riskliyken,erkekler için <94 cm normal,94-102 cm arası orta,102 cm ve üzeri yüksek risklidir.

Metabolik sendrom tedavisi ilaç tedavisinin yanında,tıbbi beslenme tedavisi ve egzersizi de içine alan yaşam tarzı değişikliği tedavileri ile bariatrik cerrahiden (obezite cerrahisi) oluşmaktadır. Genel olarak metabolik sendromun tedavisinde diyet ve yaşam tarzı değişikliği %25,ilaç tedavisinin ise %19,bariatrik cerrahinin ise %90’lara varan etkinliği belirlenmiştir. Boya göre ağırlığı yani beden kitle indeksi (BKİ) 25 kg/m²ve daha üzerinde olan kişilerin vücut ağırlıklarının 3-6 aylık dönemde %5-10 oranında kaybı insülin direncinde,kan basıncında ve kan lipit profilinde iyileşmeye neden olur. BKİ’si 35 kg/m²ve üzeri olan 2. dereceden obez olan bireylerde ise oluşan metabolik komplikasyonları azaltmak için tıbbi beslenme tedavisiyle birlikte bariatrik (obezite) cerrahi girişimleri planlanabilir.

Hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde diyet programının ilk koşulu bireylerin ideal ya da ideale yakın bir normal ağırlığa getirilmesi,vücut yağ miktarının azaltılıp kas kitlesinin arttırılması ve bununla birlikte vücuttaki yağ dağılımının düzenlenmesidir.

Tıbbi Beslenme Tedavisi İçin Tek Bir Diyetten Bahsetmek Mümkün Değildir.
Diyet tedavisi bireyin yaş,boy,kilo,yağ-kas dağılımı gibi antropometrik özelliklerine,fiziksel aktivte durumuna,iş-aile gibi sosyal yaşantısına,tıbbi durumuna uygun olmak zorundadır. Aksi halde uygulanan programın kişinin yaşamında uzun süreli bir iyileşmeye neden olması beklenemez. Bu nedenle beslenme ve diyet uzmanıyla birlikte tüm bu faktörler dikkatli bir şekilde paylaşılmalıdır. Bazı çalışmalar DASH diyeti olarak bilinen hipertansiyonu önlemek ve tedavi etmek amacıyla planlanan düşük doymuş yağ,kolesterol,bol miktarda posa içeren,sodyumdan fakir diyet programının metabolik sendrom tedavisinde etkin olduğunu göstermiştir. Örneğin;İran’da yapılan bir çalışmada DASH diyeti uygulayan bireylerde metabolik sendromun %35 oranında azaldığı saptanmıştır.

DASH Diyetine Göre Beslenmenizde Dikkat Etmeniz Noktalar Şöyledir:

  • Yüksek miktarda posa içeren yulaf,kepek,çavdar ya da tam buğday unundan yapılmış yiyeceklerin tüketilip rafine edilmiş şeker içeren besinlerin tüketilmemesi,
  • Günde 4-5 porsiyon mevsimine uygun taze sebze ve meyve tüketimi,
  • Kırmızı etin sınırlandırılması,
  • Haftada 2-3 kez balık tüketimi,
  • Düşük yağlı veya yağsız süt ve süt ürünlerinin tüketimi,
  • Fındık,ceviz,badem gibi faydalı yağ asitleri,protein,vitamin ve mineral içeren besinlerin diyete uygun bir şekilde tüketimi,
  • Düşük sodyum içeriğine sahip tuzların kullanılması ve sofrada tuzluk kullanılmaması,
  • Turşu,salamura,tuzlu zeytin gibi besinlerin azaltılması,
  • Hazır sos ve çorbaların tüketilmemesi,
  • Pasta,kek,kurabiye gibi basit şeker,yağ içeren ve yüksek kalorili yiyeceklerin tüketilmemesi,
  • Sakatatların tüketilmemesi,
  • Alkol alımının sınırlandırılması,
  • Yağda kızartma,kavurma gibi sağlıksız pişirme yöntemlerinin kullanılmaması

DASH diyeti ya da Akdeniz diyeti gibi daha az doymuş yağ içeren,kanola,keten tohumu,balık ve balık yağı gibi omega 3 yağ asitlerini tüketen toplumlarda metabolik sendrom daha az görüldüğünden beslenmenizde bu besinlere yer veriniz. Sebze ve meyveler A,C vitamini,karotenoidler gibi antioksidan bileşiklerden,hipertansiyonun önlenmesinde çok önemli olan potasyum gibi minerallerden,kötü kolesterolü düşürücü ve iyi kolesterolü arttırıcı flavanoidlerden zengin olduğu unutulmamalıdır. Özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler potasyumun ve damar yapısını koruyucu folik asitten zengindir. Mutlaka günde 4-5 porsiyon taze sebze ve meyve tüketiniz.

Yeterli ve dengeli beslenmenize paralel olarak haftada 3 kez aralıklı olarak yapılan ve toplamda 150 dakikayı aşan düzenli aerobik (yürüyüş,yüzme,koşu,bisiklet vb.) egzersizler ile insülin direncini önlemeye katkıda bulunabilirsiniz.

Metabolik sendrom hastaları diyet ve ilaç tedavilerine dikkat etmedikleri taktirde ani bir kalp krizi,diyabet,böbrek hastalıkları gibi kronik olarak ilerleyen ve yaşamı tehdit eden hastalıklarla karşı karşıyadır.

Vücudunuzun sesine kulak verin,duymamazlıktan gelmeyin. Daha aktif,daha sağlıklı bir yaşımı seçin.

Dyt. Hande Seven

Total
0
Shares
Related Posts
Total
0
Share