Vücuttaki fazla yağları uzaklaştırmada günümüzde en sık uygulanan yöntem liposuctiondır. Ancak yurt dışında bir süredir uygulanan ve artık bilimsel yayınlarda binlerle ifade edilen vakaların sonuçlarının da paylaşıldığı yeni bir yöntem var:“Enjeksiyon Lipoliz”. Bu yöntem ‘yağ heykel traşlığı’ olarak da adlandırılıyor. Bu yöntem liposuction ile aynı olup,amacı vücutta şekil bozukluğu yaratan yağları uzaklaştırmaktır. Liposuction’dan farkı ise,özel iğneler ile enjekte edilen bir ilaç yardımıyla yapılmasıdır.
Vücutta deri katmanlarının altında cilt altı yağ tabakası vardır. Kilo sorunu olan insanlarda en çok yağ birikimi cilt altında oluşur. Bu bir zayıflatma tekniği değil,vücuda şekil kazandırmak için yapılan bir işlemdir.
Derinin altındaki yağın içine ilaçlar enjekte ediliyor. Yağın kontrollü bir şekilde uzaklaştırılması sağlanıyor. Avrupa’da ve Amerika’da bir süredir bu yöntem kullanılmaktadır. Objektif hakemlerin değerlendirdiği uluslararası saygın plastik cerrahi dergilerinde sayıları binli rakamlara ulaşan serilerin sonuçlarının sunulması ile tekniğin güvenilirliği artık daha net ortaya konulmuştur.
1-1,5 cm aralıklı özel bir şablonun cilt üzerine konulup,enjeksiyon yapılacak noktalar cilt üzerine işaretlenir. Daha sonra işaretlenen noktalara,hastanın ihtiyacına göre farklı hacimlerde derinin altındaki yağ tabakasını eritecek ilaç enjekte edilir. Baş,boyun,kol,karın ön duvarı,bel,bacak,diz yanları gibi liposuciton yapılan tüm vücut bölgelerine bu yöntemde uygulanabilir.
Bu işlemi yaptırmak isteyen kişi;hastaneye yatmasına,anestezi almasına gerek kalmadan 3-6 ay aralıklarla enjeksiyon lipoliz yaptırabilir. İşlem sonrası birkaç saat gözlem altında tutulduktan sonra günlük hayatına dönebilir. Yöntemin en önemli avantajları arasında tekrarlanabilir olması,yan etkisinin düşük olması,pahalı olmaması sıralanabilir.
Sağlık Bakanlığı’nın izin ve onayını almış,ithal edilen ilaçlar kullanılmaktadır. Firma ilacı steril koşullarda hekime ya da kuruma sağlamaktadır. Sağlık bakanlığı tarafında onaylanan ilacın kullanılması çok önemli bir noktadır. Artık hekimler bu yöntemde uygulanan ilacı kendileri farklı ilaçları karıştırarak elde etmiyorlar. Ayrıca hastalar kendilerine uygulanan ilacın tam içeriğini bilebilmektedirler.
Bunun sebebi enjeksiyon sonrası vücutta şekillenmenin yara iyileşmesi süresince devam etmesidir. İlaç enjeksiyonunu takiben yağ dokusu parçalanmakta ve bölgesel bir doku hasarı oluşmaktadır. Enjeksiyon yapılan her alanda oluşan bu minik doku hasarları vücut tarafından onarıldığında;deride gözlenen net etki ise derinin daha sıkı ve daha gergin bir hal almasıdır. Bir başka deyişle bu bekleme süresince iyi yönde şekillenme devam etmektedir. Uygulanacak tedaviler arasındaki bekleme sürelerine özen gösterilerek gereksiz ek girişimlerden kaçınılabilir veya istenmeyen aşırı tedavilerin önüne geçilebilir.
Hastaların pek çoğunda uygulanan 3 seans tedaviden sonra istenilen hedefe ulaşılırken,bazılarında bu sayı 6 seanslık tedaviye kadar ulaşabilir. Bu farkı belirleyen en önemli etken,tedaviye başlanırken hastadaki mevcut deformite miktarıdır. Deformite fazlaysa;daha yavaş,uzun süren bir düzelme süreci olmakta ve daha fazla sayıda seansa ihtiyaç doğmaktadır. Bu sebeple kimi zaman tedavi süresi 1-1,5 yılı da bulabilmektedir.
Bir seansta uygulanabilecek maksimum doz bellidir. Hastanın farklı bölgelerine uygulama yapılması gerekir ise;o zaman her bölgeye farklı günlerde uygulama yapılmalıdır. Bölgeler arasında birkaç gün ara verilerek uygulanan ilacın vücuttan uzaklaşmasına süre tanınmalıdır.
Doç. Dr. Halil ibrahim Canter