Gastroözofajiyal Reflü Hastalığında Tedavi

Asitli ve tahriş edici madde içeren mide içeriğinin yemek borusuna geri dönüp, yemek borusu içindeki hücreler ile uzun süre temasını engellemektir.

Gastroözofajiyal Reflü Hastalığında Tedavi

Asitli ve tahriş edici madde içeren mide içeriğinin yemek borusuna geri dönüp,yemek borusu içindeki hücreler ile uzun süre temasını engellemektir. Bu amaca ulaşmak için uygulanacak tedaviler şunlardır.

  • Yaşam tarzında yapılacak değişiklikler
  • Tıbbı tedavi
  • Endoskopik tedavi
  • Cerrahi tedavi

 

Yaşam Tarzında Yapılacak Düzenlemeler

 

  • Özellikle seyrek görülen yanmalarda yaşam tarzındaki değişikler yararlı olabilir.
  • Yanmaya neden olan yiyecek ve içeceklerden (çikolota, kahve, biberli, yağlı baharatlı yiyecekler, domates suyu ve alkollü içecekler) uzak durmalıdır.
  • Sigara içilmemelidir; tütün, tükrük salgısını azaltır, mide asit salınımını artırır ki bu reflü hastalığında istenmeyen bir etkidir. Ayrıca alt kapak basıncını azaltıcı etkisi vardır.
  • Fazla kilosu var ise hasta normal kilosuna döndürülmelidir.
  • Sıkı giysiler giyilmemelidir.
  • Gece yatmadan önceki 2-3 saatte yemek yenmemelidir.
  • Haftada 2-3 defa olan yanmalarda antasid veya H2 reseptör antagonisti diye adlandırılan ilaçlar kullanılabilir.
  • Yatak baş kısmı belden itibaren yükseltilmeli böylece mide içeriğinin yemek borusuna dönüşü önlenebilir.
  • Eğer bu önlemlere rağmen haftada 2 den fazla yanma oluyorsa mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Tıbbı tedavide de amaç;

  • Şikayetleri gidermek
  • Yemek borusu tahriş ve iltihabını iyileştirmek
  • Yemek borusu iltihabının tekrarlamasını ve komplikasyonların gelişmesini önlemektir.

Gastroözofajiyal reflü hastalığı uzun süreli ve tekrarlayan bir hastalıktır; o halde tedavi de uzun süreli olmalıdır.

Kullanılan İlaçlar

H2 reseptör antagonistleri

1970’li yıların sonuna doğru kullanım alanına giren bu ilaçların özelliliği midenin asit salgılamasını baskılamaktır. Böylece asit içeriğin yemek borusuna dönmesi önlenmiş olur, yemek borusunda oluşmuş iltihap, tahriş, ülser var ise bunun iyileşmesi sağlanır ve hastanın yakınmaları ortadan kalkar. O yıllardan itibaren etki mekanizması aynı olan birçok ilaç (cimetidin, ranitidin, famotidin gibi) piyasaya çıkmıştır.

Proton pompası inhibitörleri

Bu grup ilaçlarda 1980’lı yıllarda tedavi alanına girmiştir. Mide deki asit yapan hücrelerden asit oluşmasını daha kuvvetli bir şekilde baskılar. Özellikle iltihabın iyileşmesinde ki en etkili ilaçtır. 6-8 haftalık tedavilerden sonra %75-100 arasında endoskopik iyileşme sağladığı rapor edilmiştir. Şiddetli reflü hastalarının sürekli tedavi altında kalması gerekebilir.

Motilite ilaçları

Bu grup ilaçlar hem yemek borusu alt kapak basıncını arttırarak hem de midenin çabuk boşalmasını sağlayarak şikayetlerin iyileşmesini sağlayabilir.

Tıbbı Tedaviye Cevap Vermeyen Reflü Özofajitli Olgularda Tedavi

Tabii olarak yukarda önerdiğimiz tıbbı tedavinin başarılı olamadığı bazı hastalar olabilir. Bu durumlarda endoskopik ve cerrahi tedavi düşünülmelidir.

Endoskopik ve cerrahi tedavi yöntemlerinin de amacı aşağı kapak bölgesini bazı tekniklerle kuvvetlendirmek ve mide fıtığı var ise onu tamir şeklinde uygulanır. Bu yöntemlerin gerekliliği çok iyi değerlendirmelidir,hastaların yarısından çoğu bu tür yaklaşımlar sonrası da ilaç kullanmak zorunda kalmaktadır. Ameliyattan 4 yıl sonra reflü semptomları için ilaç kullanma gereksinimi %70’lere ulaşmaktadır. Endoskopik veya cerrahi tedavi kararı, gerekli incelemeler yapıldıktan sonra, reflü konusunda geniş deneyimi bulunan ve birçok bölümün (gastroenteroloji, cerrahi, radyoloji, patoloji, göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz, nükleer tıp v.b) birlikte çalıştığı merkezlerde verilmeli ve işlemler buralarda gerçekleştirilmelidir.

Sonuç olarak; sürekli göğüs arkasında yanma yakınması olan hastalarda bu; ciddiye alınmalı, aksi takdirde tedavisi güç sonuçlarla karşılaşmak olasıdır. Öncelikle bunun kalp hastalığı ile ilişkisi ortaya konmalı eğer kalp ile ilgili değil ise yemek borusu mutlaka incelenmelidir. Yemek borusu hastalıklarının çoğunda yanma şikayeti bulunur. Daha öncede açıkladığımız gibi asitli tahriş edici mide içeriği yemek borusu ile ne kadar sık ve ne kadar uzun süre temas ederse mukoza da iltihap,tahriş,ülser,darlık gibi hastalıklara o kadar çok neden olabilir. Daha da önemlisi kansere neden olabilen bir lezyon olan yemek borusu hücrelerinin barsak hücresine değişimi (Barrett özofagusu) oluşabilir. Böyle bir oluşumun erken tanısı ve takibi hayati önem taşımaktadır. Tüm bu nedenlerle reflü hastalığı; üzerinde durulması, önemsenmesi gereken bir durumdur.

Prof. Dr. Murat Saruç

Total
0
Shares
Related Posts
Total
0
Share