Hayır! Bu bana olamaz

Yardım edebilmek için önce bilmek gerekir.

Kanser teşhisi konulduktan ve hasta bu durumunu öğrendikten sonra bazı aşamalardan geçilmektedir. Bu aşamaları beş evreye ayırmak mümkün.

Birinci evre hastaklığın yadsınması ve yalıtım duygusunun yaşanmasıdır. Bu dönemde hasta “hayır bu bana olamaz”ya da yakınları “hayır bu benim eşimin başına gelmiş olamaz”gibi tepkiler verir.

Başlangıçta yaşanan bu yadsıma durumu hastalığı başından itibaren bilenler kadar hastalığı saklanan ve bilgilendirilmeyenler,hastalığı hakkında kendi kendine çıkarımlarda bulunan hastalar için de aynı şekilde yaşanmaktadır. Bu dönemde hasta ve yakınlarının tepkileri genellikle tanının doğru konulmadığına inanmak olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanının doğru konulmadığına ilişkin ümitle tekrar tekrar tetkik yaptırma,çok sayıda doktor ve hastane gezme gibi tepkilerle karşılaşılmaktadır. Yadsıma çoğunlukla geçici bir savunma şeklidir ve yerini kısmi kabullenmeye bırakır.

İkinci evre öfkedir. “Neden ben?”ya da “neden benim annem?”soruları sourlmaya başlar. Öfke evresi aile ve tedavi ekibi açısından başa çıkması çok zor bir dönemdir. Öfke her yöne yönelebilir ve neredeyse rasgele biçimde çevreye yansıtılabilir. Tedavi ekibi,hasta yakınları ve bazen diğer hastalar bu öfkenin hedefi haline gelebilirler. Buradaki sorun kişilerin kendini hastanın yerine koyamaması ve bu öfkeyi anlamaya çalışmamasıdır. Hayatı hastalık ve tedavi nedeniyle beklenmedik bir şekilde sekteye uğrayan herkesin biraz öfkelenmeye hakkı vardır diye düşünmek gerekir.

Üçüncü evre pazarlık evresidir. Bu evre pek bilinmez. Bu dönemi anlamak için örnek verelim. Bir çocuğun yapmak istediği bir şey için izin istediğini ve ebeveyninin izin vermediği bir durum düşünelim. Çocuğun tepkisi öfkeyle hayır yanıtına tepki göstermek olacaktır. Odasına kapanır ve küsebilir. Durumu tekrar gözden geçirip pazarlık etmeyi düşünecektir. Ödevlerini zamanında bitirir ve uslu bir çocuk olursa izin alıp alamayacağını sorar. Bu pazarlık sonucunda “hayır”ı “evet”e çevirebilir. Öfkenin yoğun yaşandığı dönemden sonraki bu evrede yaşamla,tanrıyla yapılan barış anlaşmaları sayesinde kabullenmeyi daha kolaylaştıran bir durum ortaya çıkar. Öfke ve isyan yerini herşeyin daha kolay ve yolunda gitmesi temennisine bırakır.

Dördüncü evre depresyon dönemidir. Hastalığın yadsınamaz hale geldiği bu dönemde kayıp duygusu yaşanır. Tedavide yapılan operasyonlar nedeniyle vücut bütünlüğününbozulması,bazı uzuvların kaybı,kemoterapi ya da radyoterapinin yarattığı yan etkilere bağlı fiziksel değişiklikler tepkisel bir depresyonun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yaklaşan kayıpların verdiği endişe depresyona sürükler. Hastanın daha sessiz ve içe kapanık olduğu gözlenir. Kişi böyle bir depresyonun içindeyken ona sadece üzülmemesini söylemek aslında kişiyi bu kayıp duygusuyla tek başına bırakmaya neden olmaktadır. Hastanın yanında olduğunuzu söylemek,bu sessizliğin içinde onun elini tutmak,saçını okşamak ya da yalnızca yanında oturmak bile yeterli olabilir. Bu dönemde çok sayıda ziyaretçi hastanın duygusal durumuna katkıda bulunmak yerine kendi kendini yaptığı hazırlığa engel olacaktır.

Beşinci ve son evre kabullenmedir.
Hastanın kendisini ne çökkün ne de kızgın hissettiği bir döneme ulaşması olarak da tanımlanabilir. Duygudan yoksun bu dönemde savaş bitmiştir. Hasta yalnız kalmayı tercih eder. Dış dünyada olup bitenlerle ilgilenmez. Ziyaretine gelenlerle ilgilenmez ya da tepki gösterir. Kısıtlı sayıda insana izin vermeyi ve görüşmeleri kısa tutumayı tercih eder. Bu dönem hastadan çok ailesinin daha fazla yardım,anlayış ve desteğe gerek duydukları dönemdir.

Zorlu geçecek tedavi süreci ve sonraki dönemde hem hastanın hem de yakınlarının psikiyatrik destek almalarında,tedavinin iyi sonuçlar vermesi ve tedaviye bağlı yan etkiler azaltılması açısından yarar vardır. Psikolojik olarak hastalık ve sonuçlarına hazır olmak hem tedaviyi güçlendirir hem de tedaviden alınabilecek faydayı artıracaktır. Bu nedenle kanser hastaları ve yakınlarının bu desteği talep etmeleri büyük önem taşımaktadır. Hastalığı tedavi eden ekibin de bu konuda duyarlı olması gerekmektedir. Tedavi sonucu oluşabilecek komplikasyonları azaltması açısından verilecek psikiyatrik destek önem taşımaktadır.

Dr. Aylin aksoy Çoban

Total
0
Shares
Related Posts

Parmaklara Teknolojik Baskı

Hergün bilgisayar kullanıyor ve ister istemez parmaklarınıza baskı yapabiliyorsunuz. Bu baskı parmaklarınızda çeşitli sorunlara yol açabilir.

Bilgisayar başında uzun süre kalmayın!

Zamanının çoğunu hiç hareket etmeden bilgisayar başında geçiren pek çok kişi, akciğer embolisi, yani akciğer damarlarının pıhtı ile tıkanması tehlikesi ile karşı karşıya.
Total
0
Share