Çocuklarda Sinüzit Tedavisi

Bebeklerde ve çocuklarda, paranazal sinüsler erişkinlerdeki hacminde ve şeklinde değildir. Bu da sinüzitlerin özelliklerini değiştirdiği gibi cerrahisini de çok zorlaştırmaktadır.

Bebeklerde ve çocuklarda,paranazal sinüsler erişkinlerdeki hacminde ve şeklinde değildir. Bu da sinüzitlerin özelliklerini değiştirdiği gibi cerrahisini de çok zorlaştırmaktadır. Çocuk sinüzitlerinde paranazal sinüslerin her yaşa has özel anatomisini bilmek teşhiste doğruluğu ve cerrahi tedavide başarıyı artıran önemli bir faktördür. Burun ve paranazal sinüslerin gelişimi yüz iskeletinin gelişimi ve dişlerin durumu ile yakından ilgilidir.

Kalıcı dişlerin çıkmasından önce ki dönemde sinüs gelişimi yavaştır. Çıkmamış dişler sinüsler ile yakın komşuluktadır. Bu evrede maksiller sinüse dudak altından uygulanacak klasik cerrahi müdahalelerde bu dişlerin hasar görme ihtimali nedeniyle çok dikkatli olunmalıdır. Sinüsün boyutu ve burun tabanı ile ilişkisindeki değişkenlik bu bölgeden yapılacak müdahaleleri yetişkinlere göre daha riskli hale getirmektedir. Günümüzde çocukluk çağındaki sinüzitlerin cerrahi tedavisinde klasik sinüs ameliyatlarının yeri yoktur.

Burun yolu ile yapılan endoskopik ameliyatlar da anatomik yapıların küçük olması ve kritik çevre yapılarla mesafelerin az olması nedeni ile erişkinlerdeki ameliyatlardan daha riskli olmaktadır. Çocuk sinüzit cerrahisinde istenmeyen durumlarla karşılaşmadan,en az cerrahi travma ile en iyi sonuçları almak için iyi bir gelişimsel anatomi bilgisi şarttır. Aynı zamanda çocuklara yönelik özel enstrumanların ve cerrahi navigasyonun (bilgisayar desteği) kullanılması ameliyatın başarısında son derece etkili olmaktadır.

Sekiz dokuz yaş arasında sinüs havalanmasında hızlı bir artış izlenir. Kalıcı dişlerin çıkması ile birlikte maksiller sinüs aşağı yönde genişler. Etmoid hücreler tam olarak gelişir. Sinüs boşlukları arasındaki oranlar yetişkinlerinkiyle aynı olmaya başlar.

Sinüs havalanması 12 ile 14 yaş arasında büyük oranda tamamlanır. Maksiller sinüs aşağıda burun tabanı seviyesine iner yanlarda azı dişlerine,önde göz yaşı kanalına kadar ilerler. Bu aşamadan sonra havalanmanın son şeklini aldığı düşünülen 22-24 yaşa kadar son derece az değişiklik olur. Geçmişte çocuklarda kronik sinüzit tedavisi ile ilgili olarak “ameliyattan kaçınmak için her türlü gayret gösterilmelidir. “yaklaşımının kabul görmesinde hastalığın çocuklardaki yaygınlığı ve sonuçları hakkındaki bilgi eksikliğinin yanı sıra klasik sinüs cerrahisinin komplikasyonları ve başarısız sonuçlarının önemli rolü vardır.

Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da sinüslerin iltihaplarında özellikle erken teşhis ve uygun bir ilaç tedavisi ile çok başarılı sonuçlar alınmaktadır.
Kronik sinüzit ile birlikte geniz eti (adenoid) büyüklüğü olan ve veya sık geniz eti,bademcik enfeksiyonları geçiren çocuklarda geniz eti ve gerekirse bademciklerin alınması tek başına kronik sinüziti tedavi edecek bir yöntem olarak kabul edilmemekle birlikte tedaviye yardımcı bir yaklaşım olarak uygulanmaktadır.

Uygun içerik ve sürede verilen medikal tedavi ve gereken durumlarda yapılan geniz eti,bademcik ameliyatlarına rağmen tedavi edilemeyen kronik sinüzitlerde tercih edilen tedavi yaklaşımı endoskopik sinüs cerrahisidir. Çocukluk çağında patolojik dokuların iyileşme potansiyeli yüksek olduğu için uygun tekniklerle yapılacak ameliyatların sonuçlarının da iyi olması beklenmektedir. Ameliyatın sonuçlarının başarılı olması ve istenmeyen durumlarla karşılaşma riskinin en aza indirilebilmesi için göz önüne alınması gereken noktalar;

  1. Ameliyatın sinüslerin yaşa göre anatomik gelişimini bilen,endoskopik sinüs cerrahisi konusunda çok tecrübeli bir cerrah tarafından yapılması,
  2. Ameliyatın mümkün olan en az cerrahi travma ile ve en az doku çıkartılarak gerçekleştirilmesi,
  3. Çocuklar için özel olarak üretilmiş endoskopi sistemleri ve cerrahi enstrumanların kullanılması,
  4. Mümkünse bilgisayar desteği (cerrahi navigasyon) kullanılmasıdır.

Özel durumlarda endoskopik sinüs cerrahisi

İmmün sistem yetmezliği olan hastaların tedavisinde endoskopik sinüs cerrahisinin faydalı olduğu kabul edilmektedir. Bu konuda mevcut uygulamaların takip süresi sonuçlar hakkında yorum yapmak için yeterinde uzun değildir.

Kistik fıbrozis salgı yapan bezlerin yaygın olarak tutulum gösterdiği bir hastalıktır. Kistik fıbrozisli hastaların hemen hemen hepsinde radyolojik olarak sinüslerde mukoza şişliği veya sinüs tıkanıklığı saptanmaktadır. Bu çocukların yaklaşık %6-9 ‘ unda sinüslerde polip gelişmektedir. Polip gelişimi genellikle geç çocukluk döneminde ortaya çıkar. Yetişkin kistik fıbrozisli hastaların ise yaklaşık %48 ‘ inde polip görülür. Genellikle kistik fibrozis teşhisi nazal poliplerin ortaya çıkışından çok sonra konur. Bu nedenle nazal polipli çocuklarda ter klor testi mutlaka yapılmalıdır. Bu tür hastalara cerrahi yaklaşımın sadece burun hava yolunu açacak şekilde sınırlı olması önerilmektedir.

Mukus taşıyıcı sistemi fonksiyon bozukluklarında (Immotil silya sendromu) ise endoskopik cerrahinin faydası yoktur. Burada yapılacak en anlamlı cerrahi girişim sinüslerin yer çekimi ile boşalmalarını sağlamak amacı ile sinüs tabanına en yakın yerden burna ağızlaştırılmaları olacaktır.

Astım ve kronik sinüzit arasında bariz bir ilişki vardır. Astım tanısı konulan hastalarda sıklıkla sinüzit saptanmakta,kronik sinüzitin tedavi edilmesi ise astımın kontrolünün kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle özellikle astımın kontrolünde zorluk yaşanan çocuklarda kronik sinüzit tedavisinde cerrahi müdahale kararı daha kolay verilebilmektedir.

Çocuk yaş gurubunda ameliyat sonrası kontrol ve pansumanlar için de genel anestezi gerekmektedir. Bu nedenle pediatrik gurupta pansuman ihtiyacını en aza indirecek teknikler tercih edilmelidir. Ancak her durumda ameliyatın başarısını garantilemek için ilk bir ya da iki pansumanın anestezi altında yapılması gerekebileceği göz önüne alınmalıdır.

Doç. Dr. Teoman Dal

Total
0
Shares
Related Posts
Read More

Çocukları Ev Kazalarından Koruyacak Öneriler

Ev kazalarının neredeyse yarısına 0-6 yaş arası çocuklar maruz kalıyor. Üzücü gerçek şu ki; bu kazaların yüzde 58’lik kısmı, ebeveyn ya da çocukla ilgilenen diğer kişiler çocuğun yanında olduğu halde gerçekleşiyor.
Total
0
Share