Göz ve göz çevresindeki dokularda sadece görüntüyü değil görmeyi de etkileyen bir çok kanser türü vardır. Bunların çoğunu periodik göz muayenesi sırasında saptamak mümkündür. Kanserlerin türleri yerine ve yaşa göre değişiklik gösterir.
En sık görülen tümörlerden aşağıda kısaca bahsedilmektedir.
- Çocukluk döneminde göz çevresinde hemanjiyom görülür. Göz çevresinde giderek büyüyen iyi huylu bir tümördür. Bir süre sonra büyümesi durur ve hatta geriler. Ancak büyüme evresinde görmeyi etkilediğinden dolayı göz tembelliği yapar. Günümüzde ilaçlarla tedavisi çoğu kez mümkün olmaktadır.
- Çocuklukta göz içerisinde görülen retinoblastoma ise kötü huylu bir kanser olup erken teşhis konulmadığında sadece görmeyi,gözü değil hayatı da etkileyebilir. İlk 3 yaşta ortaya çıkan bu tümörün en önemli belirtisi göz bebeğinin ortasının beyaz görülmesi veya fotograf çekimi sırasında kırmızı reflenin alınmamasıdır. Çocuk doktorlarının genel muayeneleri içerisinde bunun kontrolu yapılmaktadır.
- Çocuklukta göz yuvasında en sık görülen tümör rabdomiyosarkomdur. Kas dokusunun kötü huylu tümörüdür. Göz çevresinde aniden öne doğru büyüme ve kızarıklık yaparak enfeksiyonları taklit edebilir. Antibiyotiklere cevap alınamadığında mutlaka biyopsi yapılmalıdır.
- Yetişkinlerde ise göz çevresinde en sık kavernöz hemanjiyom görülür. Gözü öne doğru iterek daha büyük görünmesine neden olur. Görme sinirine baskı yaparsa görme bozukluğu da oluşturabildiği gibi tesadüfen de tespit edilebilir. İyi huyludur. Ancak görmeyi etkiliyorsa cerrahi olarak çıkarılır.
- Yetişkinlerde göz içerisinde melanom en sık görülen ve kötü huylu olan bir tümördür. Görmeyi etkilemedikçe fark edilemez. Bu nedenle rutin göz muayenesinde göz dibi muayenesinin iyi bir şekilde yapılması hastalığın erken teşhis edilmesini sağlar.
- Yukarıdakilerin dışında göz çevresi,içi ve arkasında iyi veya kötü huylu birçok çeşitte tümör vardır. Rutin göz muayeneleri sırasında bunları erken teşhis etmek mümkündür. Erken teşhis edilen tümörlerde multidisipliner yaklaşımla hastaların görmelerini,gözlerini ve hayatlarını korumak mümkündür.
Prof. Dr. Müslime Akbaba