Ülserin Temel Nedenlerinden Biri Ağrı Kesiciler

Sizde karnınızın üst kısmında ağrı, yanma, bulantı, kusma ve hazımsızlık hissi yaşıyor musunuz?

Sindirim sisteminde mide asidine maruz kalan bölgelerde derin ve ağrılı yaralar ortaya çıkıyor. Midede ve onikiparmak bağırsağında sık görülen bu yaralara ülser deniliyor. Bu bölgede ortaya çıkan derin yaralara bağlı olarak karnın üst kısmında ağrı,yanma,dolgunluk,bulantı,kusma,hazımsızlık yakınmalarının ortaya çıkmaktadır. Daha çok çocukluk yaşında bulaşan bu bakterinin yetişkinler arasında bulaşmasının oldukça zor olduğu düşünülmektedir.
Bazen ülser çok derin olabiliyor. Bu durumda mide delinmesi,kanaması ve midenin çıkışının tıkanmasına yol açabiliyor. Bu durumlar da daha ciddi problemlerin,bazen yaşamsal tehlikelerin oluşmasına neden olabiliyor.

Ülser neden oluşuyor ?

  • Ülserin en sık nedeni “Helikobakter Pilori”denilen bir bakteridir. Bu bakteri çevre temizliği yeterli olmayan ülkelerde daha sık görülürken,gelişmiş ülkelerde daha az gözlenir.
  • Ülserin bakteri tarafından ortaya çıktığının bulunması sonrası ülserin kalıcı tedavisi sağlanmış olmuştur,artık mide ülseri ilaçla kalıcı olarak tedavi edilebilmektedir. Ülser tedavisinde artık ameliyat gerekmemektedir. Mide ülserinin nedeninin bir bakteri olduğunu bulan Avusturalyalı bilim insanları 2005 yılında Nobel Tıp ödülü almıştır.
  • Mide ülserinin en sık ikinci nedeni ise ağrı kesiciler ve aspirin kullanımıdır. İlginç olarak halk arasında çok bilinmeyen bu durum gerçekte çok sık gözlenir. Bazen sadece bir tane ağrı kesici almakla bile derin,kanamalı ülserler ortaya çıkabilir.
  • Bazı kemik erime tedavi ilaçları da ülsere neden olabilir. Psikolojik stresler mide ülserine neden olamaz ancak ağır hastalıkla yoğun bakım ünitesinde yatmak,şok,ciddi yanıklar,kafa yaralanmaları,büyük ameliyatlar gibi fiziksel-biyolojik stresler ülsere neden olabilir. Tabi ki sigara ve alkol her zaman mideye zarar veren maddelerin başında sayılmalıdır.


Ülserin toplumumuzda ve dünyada görülme sıklığı nedir?

Ülser sık görülen bir hastalıktır,insanların büyük bir bölümü yaşamlarının bir döneminde ülser hastalığı ile karşılaşırlar. Ülkemizde insanların yüzde 20’si,Batı Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerinde ise yaklaşık yüzde 10’u ülser hastalığı geçiriyor. Bu farklığın nedeni Helikobakter Pilori görülme sıklığının ülkeler arasındaki farklılığıdır. Helikobakter Pilori sıklığı fazlaysa o ülkede ülser görülme sıklığı da fazla olmaktadır. Ülkeler arasındaki ülser görülme farklılığının bir başka nedeni de yaşlı nüfusun oranı ve ağrı kesici ilaçların kullanılma sıklığıdır.

Ülser erkeklerin hastalığıdır diye bir genelleme var. Bilimsel geçerliliği var mıdır? Eğer öyleyse neden erkeklerde daha çoktur,ya da kadınlarda daha azdır?

Ülserin erkeklerde daha fazla görüldüğü düşünülürdü. Yaşam boyu ülser görülme oranı erkeklerde yüzde 11-14,kadınlarda ise yüzde 8-11’dir. ABD’de erkek ve kadınlarda görülme oranı eşitken,Batı Avrupa’da ise erkeklerde kadınlardan 2-3 kat fazla görüldüğü bildirilmiştir. Ancak son zamanlarda yapılan çalışmalar ülser gözlenme sıklığındaki bu cinsiyet farklılığının kaybolduğunu göstermektedir. Sigara,alkol erkekler tarafından daha fazla kullanılmaktadır,bu da ülser görülme sıklığını artırır. Kadınlar hamilelik döneminde ilaç kulanmamaya dikkat ettikleri için ağrı kesici kullanımı bu dönemde azalır. Ülser oluşumu azalır.

Ülser olmamak için neler yapılmalıdır?

  • Ülser hastalığının en sık nedeni Helikobakter Pilori bakterisidir. Bu nedenle çevre temizliğinin sağlanması önemlidir. Helikobakter pilori bakterisi sıklığı azalırsa ülser görülme sıklığı da azalır.
  • Ağrı kesicilerin bilinçli kullanılması da ülser görülme sıklığını azaltır. Mide ülseri öyküsü olan ve aspirin ya da ağrı kesici kullanılması gereken hastalara mide asit durdurucu (proton pompa inhibitörü) ilaçlar verilmesi,ülser oluşumunu azaltır.
  • Ülser oluşumunun beslenmeyle direkt ilişkisi gösterilememiştir. Yani yediğimiz her hangi bir şeye bağlı ülser gelişmeyeceği gibi,yediğimiz şifalı bir yiyecek ile de ülser iyileşmesi söz konusu olmayacaktır.
  • Psikolojik stresler,günlük yaşamdaki stresler de ülser oluşumunda etkili değildir. Sıkıldığımızda mide asitinde artma olması ve midemizde yanma hissetmemiz,ülser oluşmadan ortaya çıkmaktadır. Fiziksel-biyolojik stresler,radyasyon,büyük ameliyatlar,yanıklar,kafa travmaları ülsere neden olabilir. Hastanelerde tedavi altındaki hastalarda buna karşı alınan önlemler ülser oluşumunu azaltabilir.
  • Ülser olmamak için sigara,alkol gibi zararlı maddelerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.


Ülser olduktan sonra tıbbi tedavide neler yapılmaktadır? Bu tedavilerden fayda göremeyen bir hasta grubu var mıdır,onlara neler yapılıyor?

  • Ülser oldukları endoskopi ile kolaylıkla teşhis edilen hastalarda Helikobakter Pilori saptanırsa bu bakterinin tedavisi için çoklu antibiyotik tedavileri ve mide ilaçları kullanılır.“Proton Pompa İnhibitörleri”denilen bir grup ilaç ülser iyileşmesinde çok etkilidir. Ağrı kesici kullananların ilaç kullanımını durdurmaları da ülser iyileşmesine yardımcı olur.
  • Özellikle mide ülserlerinin iyileşip iyileşmediğinin kontrol edilmesi önemlidir. Eğer iyileşemeyen ülser söz konusu ise erken bir kanserin atlanmadığından emin olmak gerekir.
  • Bazen uygun antibiyotik tedavilerine rağmen ülser yapan Helikobakter Pilori mikrobu yok edilemeyebilir. O zaman başka bir antibiyotik kompleksi tedavi seçeneği olarak düşünülür. Bunlara rağmen iyileşmeyen nadir hasta gruplarında ise ameliyat halen bir seçenek olabilir. Ancak ülserin ameliyat ile tedavisi günümüzde neredeyse terk edilmiştir.
  • Son yıllardaki diğer bir yenilik ise ülser gelişiminde diyetin –beslenmenin öneminin azalmasıdır. Neredeyse hiçbir yiyecek ülser gelişimine neden olmamaktadır. Ancak ülseri var olan kişilerde şikayetin artmasında acılı,baharatlı yiyeceklerin payı olabilir.
  • Endoskopinin yaygın kullanılması ile ülserlerin tanınması ve Helikobakter Pilorinin varlığının saptanması kolaylaşmıştır. Helikobakter pilorinin antibiyotikle tedavi edilmesi ile ülser hastalığının önlenmesi Tıp Biliminde yüz yılın buluşlarındandır. Bu buluşun sahipleri Nobel Tıp Ödülü ile onurlandırılmışlardır.

Prof. Dr. Murat Saruç

Total
0
Shares
Related Posts
Total
0
Share